Kur’ân’ı Anlamak

Kur’an hevâ ve heveslerimizle yorumlanan bir kitap haline gelmeden önce; Ehli kitabın kendi kitaplarını nasıl tahrip ettiklerinin üzerinde durur. Ve Allah’a teslim olmak isteyenleri uyarır. Kelimelerin yerlerini değiştirirsek nasıl anlam sapmalarına vesile olacağımızı ve yanlış bir tasavvurun yolunu tutacağımızı bize bildirir. Elçilerin getirdiği kitaplardan Bâtıni mesajlar anlamaya çalışmak (güya keşif yoluyla) kelimelerin ve vahyin anlamını değiştirir. Bunun da yoldan sapmak olduğunu, ters bir inşa sürecine başlayacağımızı bize bildirir. Hayali bir gerçekliğin peşinden koşmaya başlarız. Kelimeler de bakteri gibi sonsuz çoğalma kapasitesine sahiptir. Yararlı bakteriler gibi zararlı bakterilerin de hışmına uğrayabilir ve tahribat sürecini tetikleyip kendi hayali tasavvurumuzu oluşturarak bu evrende yerini bulmasına vesile oluruz. Vebalini de üstlenerek…

Bu evrende hiçbir şey zayi olmaz, açığı-gediği yoktur ki oradan çıksın. VAHİY’le inşa olmak isteyen insan, kelimeleri RABBİMİZİN BİLDİRDİĞİ şekilde en yalın ve saf haliyle okuyunca her insanın anlayabileceği ve zihninde oluşturabileceği kapasitede Kur’an’ın kolaylaştırıldığını; herkesin de kendi anladığından sorumlu olduğunu görür. Kimseye kaldıramayacağından fazlasını yük olarak vermeyen Rabbimiz, bize verilenle mutmain olmamızı ister. Bir nevi haddimizi bilmemizi ister. Aynı zamanda hüküm çıkarmadan çalışmalarımızın da nasibini alacağımızı… Kendi çalışıp kazandıklarımızdan başkasına sahip olamayacağımızı da bildirir bizlere.

Kısaca, Kur’an’la inşa olmamızı ister. Bizim kitaba uymamızı, kitabı kendimize göre uydurmamamızı ister. Başkalarının kendi heva ve hevesleriyle “bana bildirildi”, “ben en iyisini anladım, size anlatayım” tuzaklarından insanı korumaya çalışır. Atalarımızın dinine uymamamızı tavsiye eder. Onların doğru yolda olup olmadıklarını bizim bilemeyeceğimizi ve herkesin kendinden sorumlu olduğu konusunda bizi defalarca uyarır. Kuran’ı anlamanın sonu yoktur, sonsuzdur. Şöyle ki: Evren bizim için hazırlanmış nimetlerle doludur fakat bizim yiyebileceğimiz çok azla sınırlıdır. Evren sonsuz bilgiyle donatılmıştır, bizim anladığımız ise sınırlı. Evren tonlarca suyu bağrında taşır, bizim içtiğimiz ise sınırlı. Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltmak mümkündür. Allah hep sınırlılığımızı bilmemizi ve sadece O’na teslim olmamızı istemiş. Bizim keşfimiz bu yönde olmalı hayalin peşinde değil…

NOT: Abdülaziz hocama ve vakfınıza sonsuz teşekkür etmek isterim. Dersleriniz ve yazdıklarınız sayesinde -biraz da benim çabam- dayatılan din anlayışının beni rahatsız etmeye başlaması üzerine başlattığım yoğun çalışmalarımın neticesinde sizinle paylaştığım düşüncelerimin şekillenip ayağı yere sağlam basar hale getirdiğiniz için…

Mürüvvet ÇALIŞKAN