Yazar Hakkında
Suleymaniye Vakfi
Müslüman Olmayanlarla İlişkiler
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah, dininizden dolayı sizi öldürmeye kalkışmamış ve sizi yaşadığınız yerlerden çıkarmamış kimselere iyilik etmenizi ve değer vermenizi yasaklamaz. Allah değer bilenleri sever. Allah’ın yasakladığı şey sadece, dininizden dolayı sizi öldürmeye kalkışanlara, sizi yaşadığınız yerden çıkaranlara ve çıkarılmanıza destek verenlere yakınlık göstermenizdir. Onlara yakınlık gösterenler yanlış yaparlar.“(Mumtahane 60/8–9)
Ayetlere göre gayrimüslimlerle ilişkide üç kırmızı çizgimiz vardır:
1- Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,
2- Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,
3- Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri.
Bu çizgileri çiğneyenlerle dostluk kuramayız.
Tevbe 5. âyet:
Bu âyetin, Müslüman-gayrimüslim ilişkisinde esas alındığı iddia edilir:
“Dokunulmaz oldukları bu aylar çıkınca (antlaşmayı bozduğu halde Mekke’den ayrılmayan) o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, kuşatın ve onlar için her gözetleme yerinde bekleyin. Ama dönüş yapar, namazı düzgün ve sürekli kılar, zekatı da verirlerse artık onlara ilişmeyin. Çünkü Allah bağışlar, ikramı boldur. “ (Tevbe 9/5)
Bu âyet, kırmızı çizgilerin tamamını çiğnemiş, Hudeybiye barış antlaşmasını bozmuş, Mekke’nin fethinden sonra kendilerine bir yıl dokunulmamış, ayrıca dört aylık ek süre verilmiş olan Mekkeli müşriklere yapılan son uyarı ile ilgili ayetlerdendir. Benzer durumlar olmadıkça bu hükümler uygulanmaz. Ayeti farklı anlama çekmek doğru değildir.
Gayrimüslimlerden Hakaret
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceğiniz kesindir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden çok sayıda üzücü söz işiteceğiniz de kesindir. Eğer kendinizi koruyarak sabrederseniz bilin ki bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.”(Al-i İmran 3/186)
Üzücü söz ve hakaret, kırmızı çizgilerden olmadığı için böylelerine karşı; sabırlı, tedbirli ve kararlı olma dışında bir yol gösterilmemiştir.
Nebimiz, önce Müslüman olan, sonra dinden dönen ve problem kaynağı olan ikiyüzlülerden çok çekmiş ama onlara karşı fiili harekette bulunmamıştır. Munafikun Suresi bu açıdan önemlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Münafıklar (iki yüzlüler) sana geldiklerinde derler ki “Biz şahidiz; gerçekten sen Allah’ın elçisisin.” Allah, elbette senin kendisinin elçisi olduğunu biliyor ama Allah şahit, münafıklar kesinlikle yalan söylerler.Bu gibi sözleri kalkan edinip Allah’ın yolundan çekilirler . Yapıp durdukları şey ne kötüdür!Kötü olan, önce inanmaları sonra ayetleri görmezlikten gelmeleridir. Ardından kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluşur ; artık (ne hale geldiklerini) anlamazlar .Onları gördüğünde kılık kıyafetleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Oysa duvara dayalı kalas gibidirler . Her gürültüyü aleyhlerine sanırlar. Asıl düşman onlardır; onlara karşı dikkatli ol. Allah canlarını alsın, nasıl da yalana sürükleniyorlar!“Gelin, Allah’ın elçisi bağışlanmanız için dua etsin ” dense başlarını çevirirler. Bakarsın ki kibirli bir halde geri çekiliyorlar.
İster bağışlanmalarını dile ister dileme, fark etmez; Allah onları bağışlayacak değildir. Allah, yoldan çıkmış durumda olanları yola getirmez. Onlar, şu sözü söyleyebilen kimselerdir: “Allah’ın elçisinin yanında yer alanlara bir şey vermeyin ki dağılsınlar!” Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır, ama münafıklar bunu anlamazlar.(Benî Mustalik savaşında) Şunu bile demişlerdi: “Hele Medine’ye dönelim; biz üstünler, o alçakları elbette sürüp çıkaracağız.” Oysa üstünlük Allah’tadır, elçisindedir ve inanıp güvenenlerdedir. Ama münafıklar bunu bilmezler .” (Munafikun 63/1–8)
Zeyd b. Erkam bu âyetlerle ilgili şunları anlatmıştır: Nebi aleyhisselam ile birlikte bir savaşa gitmiştik. Ordu sıkıntılar içine girmişti. Abdullah b. Ubeyy arkadaşlarına şöyle dedi: “Allah’ın Elçisi’nin yanındakilere nafaka vermeyin ki dağılsınlar. Hele Medine’ye dönelim, güçlü olan, güçsüz olanı oradan çıkaracaktır.” Bunu hemen Nebi’mize’ haber verdim. Abdullah b. Ubeyy’i çağırtıp sorguladı. O da böyle bir şey söylemedim diye yemin etti. “Zeyd yalan söyledi” dediler. Bu bana çok ağır geldi. Sonra Allah Teâlâ Munafikun suresini indirdi”. ((Buhârî, Tefsir Münâfikûn Suresi. 4))
Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR bu konuda özetle şu bilgileri verir:
Abdullah’ın kavmi içinde itibarı vardı; büyük sayılırdı. Üseyd b. Hudayr geldi. “Ey Allah’ın Elçisi!” dedi. “Ona aldırma, nazik davran. Vallahi, Allah seni gönderdiği sırada kavmi ona taç giydirmek için boncuk diziyordu. O seni, krallığını elinden almış görür”.
Abdullah b. Ubeyyin oğlu Abdullah temiz bir mümin idi. Babasının yaptıklarını öğrenince Allah’ın Elçisi’nin huzuruna geldi «Ey Allah’ın elçisi! İşittim ki Abdullah b. Ubeyy’i size ulaşan sözünden dolayı öldürmek istiyormuşsunuz. Eğer yapacaksanız bana emredin, başını getireyim. Vallahi, bütün Hazrec bilir ki içlerinde babasına benden saygılısı yoktur. Korkarım ki, başka birine emredersiniz, o babamı katleder, ben de babamın katilinin halk içinde gezmesine tahammül edemem, tutar onu vururum. Bir mümini bir kâfire karşılık öldürmüş olur bu sebeble ateşe girerim“ dedi. Allah’ın Elçisi şöyle dedi:
“Hayır. Biz ona nazik davranırız. Aramızda olduğu müddetçe iyi davranırız.” ((Muhammed Hamdi YAZIR, Hak Dini Kur’an Dili, VI. Cilt, İstanbul 1936, s. 5005–5008))
Abdullah’ın davranışı her ne kadar çok kötü ise de üç kırmızı çizgiden birini çiğnemediği için yukarıdaki âyetler gereğince Nebimiz ona iyi davranmıştır. Bu gibileri en çok rahatsız eden, doğruların söylenmesidir. Ayetlerde olduğu gibi yanlış davranışlarını sayıp döktükten ve cezayı hak ettikleri konusunda kamu oyu oluşmasını sağladıktan sonra iyi davranılması, onları yanlızlığa sükrükler ve yandaşları dahi kendilerini terk etmeye başlar. Nitekim nebimizin iyi davranışı, Abdullah’ın çevresindekilerini İslam’a kazandırmıştır.
Dinden Dönenin ve Nebiyi Aşağılayanın Öldürülmesi
Yukarıdaki âyetlerde yer alan …önce inandılar, sonra kâfir oldular. ifadesi bu şahısların mürted olduğunu açıkça göstermektedir. Bu ve benzeri âyetlere rağman mezhepler, mürtedin öldürülmesi konusunda ittifak etmişlerdir.
Ayetler; İşte düşman onlardır. Onlara karşı dikkatli ol… hükmünden başka bir hüküm içermediği halde yine sağlam bir delile dayanmadan; Nebiyi aşağılayan, ona söven ve hakaret eden kişilerin öldürülmesi konusunda da mezhepler ittifak etmişlerdir. ((Vehb’ez-zuhaylî, el-Fıkh’ul-islâmî ve edilletuh, 3. bas. Dımaşk 1409/1989, c. VI, s. 184, hadd’ur-riddeh))
Bugün en büyük sıkıntı, Müslümanları Kur’an çizgisine getirme sıkıntısıdır.
İlgili Yazılar
-
KUR’ÂN’DA SALAT KAVRAMI
1 Mart, 2024 -
TASDİK KONUSU VE ÖNCEKİ KİTAPLAR HAKKINDA ÖZET
27 Şubat, 2024 -
Tefsirciler Nasıl Tarihselci Oldu?
1 Şubat, 2024 -
ŞAH DAMARI
15 Ağustos, 2023 -
GÖKLERE YOLCULUK İSRÂ VE MİRÂC
10 Ağustos, 2023 -
İKTİSADİ GELİŞME VE ZEKÂT
13 Haziran, 2023 -
CENNETTE HURİLER
23 Ocak, 2023 -
YOLCULUKTA VE KORKU HALİNDE NAMAZ
23 Şubat, 2022 -
KİTAP VE SÜNNET Mİ? KİTAP VE HİKMET Mİ?
10 Şubat, 2022 -
Ölüme Hazırlık
8 Haziran, 2021