Kadir Gecesi

Kadir Gecesi’ni, kader gecesi diye tercüme edebiliriz. Kadr veya kader, ölçü koyma ve ölçü anlamlarına gelir. Kadir gecesi, bir yıllık ölçülerin belirlendiği ve görevli meleklere emirler halinde verildiği gecedir. Yaratılacak her şeyin önce ölçüsü oluşturulur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Biz, her şeyi bir kadere (ölçüye) göre yaratırız.”. (Kamer 54/49) Kadir gecesi Ramazan ayı içerisindedir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ramazan Kur’ân’ın indirildiği aydır.” (Bakara 2/185) “Biz Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi nedir, sen nereden bileceksin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gece melekler, Rablerinin izniyle, her konudaki ruhlarla (kendilerine verilmiş görevlerle) inerler.  O, tanyeri ağarıncaya kadar güvenlik ve esenlik gecesidir.” (Kadr Suresi)

Hâ, Mîm. Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitap önemlidir. Onu bereketli bir gecede (kadir gecesinde) indirdik. Onunla uyarılarda bulunmaktayız. Karara bağlanmış her iş için o gece görev paylaşımı yapılır. Paylaşım tarafımızdan yapılır. Biz, elçiler (melekler) göndeririz.   Rabbinin /Sahibinin bir ikramı olarak… O, her şeyi dinler ve bilir.  ” (Duhân 44/1-6) Kadr suresi 4. ayetteki melekler, ruh ve emir ile ilgili Nebimizden gelen bir açıklama yoktur. Bu bize konuyu Kur’ân’dan kolayca öğrenebileceğimizi gösterir.

MELEKLER

Allah Teâlâ meleklerle ilgili olarak şöyle buyurur:   “Göklerin ve yerin fıtratını (kanun ve kurallarını) koyan, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah her şeyi güzel yapar. Koyduğu kurala göre yaratılışa ilavelerde de bulunur. Allah her şeye bir ölçü koyar.” (Fâtır 35/1) Lut kavmine gönderilen meleklerle İbrahim aleyhisselam arasında şu konuşma geçmişti:   “İbrahim: Asıl göreviniz nedir, ey elçiler? Dedi.  Biz, günaha batmış bir topluluğa gönderildik, dediler.  “Üzerlerine (pişmiş) balçıktan taş yağdırmak için. ”Rabbin katında damgalanmış, aşırı davrananlara özel taşlar…” (Zâriyât 51/31-34) Böyle bir elçi de Meryem’e geldi. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Bu kitapta Meryem’i de anlat. Bir gün ailesinden ayrılarak doğu tarafta bir yere çekildi.  Onlarla kendi arasına bir engel koymuştu. Derken Ruhumuzu (Cebrail’i) gönderdik, ona tam bir beşer gibi gözüktü. “Meryem dedi ki: “Senden Rahman’a sığınırım! Eğer yanlışlardan sakınan biri isen (bana dokunma!).” (Cebrail) Dedi ki: “Ben sadece Rabbinin elçisiyim; sana temiz huylu bir oğul vermek için geldim.”   “Meryem dedi ki: “Benim nasıl oğlum olabilir! Bana erkek dokunmadı, yoldan çıkmış biri de değilim.” ““(Cebrail:) ‘Evet öyle’ dedi. Ama Rabbin dedi ki: ‘O bana kolaydır, onu insanlar için bir ayet/ gösterge ve katımızdan bir ikram kılacağız.’ Bu, karara bağlanmış bir iştir.” (Meryem 19/16-21)

Hızır aleyhisselam da bu meleklerdendir. Musa aleyhisselama, “sabredemediğin şeyin iç yü­zünü sana anlatacağım.” diyerek şunları söylemişti: “O gemi, denizde çalışan, yapacak başka işleri olmayan kişilere aitti. Onu hasarlı hale getirmek istedim; çünkü önlerinde her gemiye zorla el koyan bir kral vardı.  Erkek çocuğa gelince, anası babası mümin kimselerdi. Onları aşırı davranışlara ve kafirliğe sürüklemesinden korktuk.  Bu yüzden Rablerinin onun yerine, ondan daha temiz huylu ve merhametli olmaya daha yatkın bir çocuk vermesini istedik. Duvar ise şehirdeki iki yetim erkek çocuğundu. Altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki ergin hale gelsinler de hazinelerini kendileri çıkarsınlar. Bu, Rabbinin bir ikramıdır. Ben bunlardan hiç birini kendi isteğimle yapmadım. İşte sabır gösteremediğin işlerin iç yüzü bunlardır.“” (Kehf 18/78-82)

EMİR

Kur’ân’a göre Allah’ın emri altı safhada oluşur.

  1. İrâdeBuradaki irâde, bir şeyi oluşturmaya karar vermektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah Bir şeyin olmasını irade ettiğinde yaptığı tek iş onun için ‘Ol!’ demesidir; sonra o şey oluşur. (Yasin 36/82)
  1. Kaderin oluşumuKader, ölçü demektir. Allah, yaratacağı her şeye ayrı bir ölçü koyar. Çünkü onun Bâri’ sıfatı vardır. Yarattığı her şeyi benzerlerinden farklı yaratır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Bu Allah’ın, öncekilere de uyguladığı sünneti /yasasıdır. Allah’ın işi ölçülü biçilidir.” (Ahzâb 33/38)
  1. Allah’ın izni Burada izin, bir şeye onay verdiğini bildirme, anlamdadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Allah’ın onayı olmadan hiçbir olay meydana gelmez. Kim Allah’a inanıp güvenirse O, onun kalbini doğruya yöneltir. Her şeyi bilen Allah’tır.” (Teğâbun 64/11)
  1. Emrin kayda geçirilmesiAllah, iznini önce yazıcı meleklere bildirir. Onlar bunu hemen kayda geçerler. Oluşum bu kayıttan sonra başlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Yeryüzünde ve kendinizde olan her şey, ((Ayette geçen مُّصِيبَةٍ musibet, savb (صوب) kökündendir. Mucemü mekâyîs’il-luğa’ya göre savb, bir şeyin nüzulü ve yerine yerleşmesi (يدلُّ على نزولِ شيءٍ واستقرارِهِ قَرَارَه) anlamına gelir. Bu sebeple âyete, ister iyi ister kötü olsun ‘olan her şey’ anlamını verdik. Sonraki âyet de bu anlamı doğrulamaktadır. Ayet şöyledir:)) Yeryüzünde veya kendinizde meydana gelen bir tek olay yoktur ki onu, ayrı bir varlık olarak yaratmamızın öncesinde bir deftere kaydedilmiş olmasın. Bu, Allah’a göre kolaydır. Bunun böyle olması, kaybettiğinize üzülmeyesiniz, Allah’ın verdiği şeyle de şımarmayasınız diyedir. Allah, kendini beğenen ve övünen hiç kimseyi sevmez.” (Hadîd 57/22-23)

Kayda geçmeyen hiçbir şey meydana gelmez. Bu sebeple Allah Teâlâ şöyle dememizi emretmiştir:   “De ki: “Allah’ın (onaylayıp) yazmadığı bir şey asla başımıza gelmez. O bizim mevlâmız /en yakınımızdır.” Müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.” (Tevbe 9/51) Bu kayıt, biz doğmadan olan kayıt değildir. Kaydın güzel olması için şöyle dua etmemiz öğütlenmiştir:   “Bu dünyada da Ahirette de bize güzel şeyler yaz; biz sana yöneldik.” Allah dedi ki “saptığına karar verdiğim kişiyi azabıma çarptırırım, rahmetim ise her şeyi kapsar. Onu, yanlışlardan sakınan ve zekât verenlere yazacağım. Ayetlerime inanıp güvenen şu kişilere de yazacağım: Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı bulacakları ümmi nebi olan bu resule uyanlardır. O resul onların iyi şeyleri yapmalarını ister ve kötü şeylerden sakındırır. Onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Onların ısrını /ağır yükünü ve üzerlerindeki prangaları kaldırır. Ona güvenen, onun değerini bilen, ona yardımcı olan ve onunla birlikte indirilen nûra (Kur’ân’a) uyanlar var ya işte umduklarına kavuşacak olanlar onlardır.” (Araf 7/156-157)

  1. Yazılı emrin meleklere verilmesiEmir meleklere verildikten sonra geri dönüşü olmaz. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Ona bir melek indirilseydi ya!”. Eğer melek indirseydik işleri bitirilir, onlara süre verilmezdi” (En’am 6/8)
  1. Emredilen şeyin takdîri Takdîr, bir şeyin ölçüsünü oluşturmak veya ona güç yüklemektir. ((Müfredat والقدر يدلُّ على مَبْلَغ الشَّيء وكُنهه ونهايته. والتقدير إحداثه أو أعطا الشَّيء القدرة )) Yaratılış bir kadere göre olduğundan, âyetlerde yaratılıştan sonrasını gösteren takdîr kelimeleri, bir şeye ölçülü güç yükleme anlamına gelirAllah Teâlâ şöyle buyurmuştur:   “Her şeyinle, Rabbinin (Sahibinin) yüce adına yönel! Yaratan ve dengeyi kuran O’dur. Ölçüyü koyan ve yolu gösteren O’dur.” (Âlâ 87/1-3)

RUH

20 âyette ruh kelimesi geçer. Bunlar, ilgili diğer âyetlerle birlikte ele alınırsa ruh konusunun Kur’ân’da oldukça kapsamlı olarak anlatıldığı ortaya çıkar. Kadr suresindeki ruh, emir kelimesiyle birlikte geçmiştir. Burada konu sadece bu açıdan ele alınacaktır. Ruh, emir kelimesiyle birlikte dört âyette daha geçer. Duhân suresinin ilgili âyetleri de eklenince sayı artar. İlk âyet şöyledir:   “Sana o ruhu soruyorlar. De ki: “RuhRabbimin işidir.” O bilgiden size az bir şey verilmiştir.” (İsra 17/85) Bize verilen az ilim ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “…Ama onlardan hiçbiri, onun bilgisinden onun imkân verdiği kadarı dışında bir şey kavrayamaz…” (Bakara 2/255)   “De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadarını daha onlara katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden, kesinlikle denizler tükenir.” (Kehf 18/109)

Böyle bir ilim karşısında insanların ilminin ne kadar az olduğu ortadadır. Allah’ın emrinden olan ruhun bir kısmı Allah’ın indirdiği kitaplardır. Bunu konunun ikinci âyeti bildirmektedir.   “Allah melekleri, kendi işi olan ruh ile birlikte kullarından seçtiği kişilere indirir ve insanları şöyle uyarın der: “Allah’tan başka ilah yoktur, o halde ona karşı yanlış yapmaktan sakının!” (Nahl 16/2) Kadir gecesi Cebrail aleyhisselamın Muhammed aleyhisselama getirdiği de Allah’ın emrinden bir ruh olan Kur’ân âyetleri idi. Bunu konunun üçüncü âyeti açıkça ifade etmektedir.   “İşte sana da bu yolla, kendi işimiz olan ruhu (Kur’an’ı) vahyettik. Yoksa sen böyle bir Kitab’ı ve böyle bir inancı bilmezdin. Ama onu bir nur (aydınlatıcı bir kitap) yaptık, kullarımız arasından görevini yapanları onunla yola getiririz. Sen elbette doğru yolu gösterirsin.” (Şûrâ 42/52) Allah’ın emrinden olan ruh, Allah’ın kitaplarıyla sınırlı değildir. Çünkü Cebrail aleyhisselam, Kadir Gecesi inen ve sayısını bilmediğimiz meleklerden sadece bir tanesidir. Meryem örneğinde olduğu gibi o melekler Peygamber olmayana da inerler. Konuyla ilgili dördüncü âyet böyle bir durumu bildirir.   “Allah, dereceleri yükseltendir, Arş’ın /yönetimin sahibidir. Kendi işi olan o ruhu, (melekleri aracılığı ile) kullarından tercih ettiği kişiye verir ki (o kişi) huzura varma günü konusunda uyarılarda bulunsun.” (Mümin 40/15)

O ruh ile kişi güçlenir ve her konuda Allah’tan yana tavır koymaya başlar. Bu kişilerin özellikleri şu âyette açıklanmıştır:   “Tek bir toplum bulamazsın ki, hem Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olsunlar hem de Allah’a ve Elçisine sınır koyan kimseleri sevsinler. Onlar isterse babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Bunlar Allah’ın kalplerine iman yazdığı ve kendisinden bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Onları ebedi kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah onlardan razı, onlar da ondan razı olmuştur. İşte onlar, Allah’tan yana olanlardır. Dikkatli olun; umduklarına kavuşanlar Allah’tan yana olanlardır.” (Mücadele 58/22) Bütün bu âyetlerden anlaşıldığına göre emir kelimesiyle birlikte zikredilen ruh o emrin içeriğidir. Kadir gecesinde indirilen emirlerden birinin içeriğinin de Kur’ân âyetleri olduğunu gördüğümüze göre Kadr suresinin 4. Âyetinin meali şöyle olur:

تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَ (معهم) الرُّوحُ ( مِّن كُلِّ أَمْر) فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم

O gece melekler, Rablerinin izniyle, her konudaki ruhlarla (kendilerine verilmiş görevlerle) inerler

Kadir gecesinde hakkımızda iyi ölçülerin belirlenmesi için Allah’a çok dua etmeliyiz. İtikâfın Ramazan’da olması ve onun son on gününe tahsis edilmesi de bu tür duaların o günlerde yoğunlaşmasının önemini gösterir. Nebimiz her yıl bu günlerde itikâfa girerek bunu yapmıştır. Fecr suresindeki 10 gece Ramazan’daki itikâf gecelerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:   “Fecir vakti önemlidir. On gece önemlidir. Her şeyin çifti de teki de önemlidir. Geçip giderken her gece önemlidir. Bunlar da kendine hâkim olanın çok önem vermesi gereken şeylerdir vardır değil mi!” (Fecr 89/1-5) Fecr, tan yerinin ağarma vaktine denir. O fecr (el-fecr) Kadir gecesinin fecri olabilir. On gece ise Bakara 187’de işaret edilen ve Nebimizin itikâfla geçirdiği Ramazan’ın son on gecesi olabilir. Çift ve tek, bu on geceden her birinin önemli olduğu anlamına gelir. “Geçip giderken o gece” âyeti ise bu on gece içerisinde özel öneme sahip bir geceyi gösterir. Kur’ân’da özel öneme sahip gece sadece “Kadir gecesi”dir; böyle başka bir gece yoktur. Bu kesin “olabilir” şeklinde ifade edilen ihtimaller ortadan kalkar ve bu on gecenin Ramazan’ın son on gecesi olduğu ortaya çıkar.

Nebimiz bunların Ramazan’ın ortasında olabileceğini düşünmüş, sonra son on gününde karar kılmıştır. İlgili rivayetlerden biri şöyledir: Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Nebi aleyhisselam  Ramazan’ın ikinci on gününü mescitte geçiriyordu, yirminci gün bitip 21. gün başladığı akşam evine döndü, onunla birlikte olanlar da döndüler. O, ayda olan ve sürekli tekrarlanan geceyi ihya etmişti. Sonra bir konuşma yaptı ve insanlara gerekli gördüğü emirleri verdi, arkasından şunu söyledi: “Bu on günü mescitte geçiriyordum ama son on günü geçirmem gerektiğini anladım. Kim benimle birlikte itikâfa girdiyse itikâf mahallinde kalsın. O gece bana gösterilmişti, sonra unutturuldu. Siz onu, son onda ve bütün tek gecelerde arayın. Su ve çamur içinde secde ettiğimi gördüm.” 21. gecede gök gürledi ve yağmur yağdı. Mescitte, Nebi aleyhisselamın bulunduğu yere yağmur suları damlamıştı. Sabah namazını kıldırıp geri dönünce onu gördüm, baktım ki yüzünü çamur ve su kaplamış.” Buhârî, Fadlu Leylet’il-Kadr 3. Bu gece verilen kararlar insanın bütün ömrünü etkileyeceği için Ramazan’ın son on gecesinde ibadete daha çok ağırlık vermek gerekir. Bin aydan hayırlı olmasının hikmeti bunda gizli olabilir.

Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR

__________________________________

NOT: Kadir gecesi ile ilgili olarak düzenlediğimiz Kur’an Sohbetini aşağıdaki linklerden izleyebilirsiniz: http://www.kurandersi.com/kuran-sohbetleri/2009/kadir-gecesi-1.html http://www.kurandersi.com/kuran-sohbetleri/2009/kadir-gecesi-2-sorular-ve-cevaplar.html