Durma Yap Yapma Dur!

Ramazan yaklaşırken… Ramazan ayında daha dinç, daha rahat bir şekilde oruç tutabilmek için bir ay önceden oruç alıştırmaları yapabilir, şaban ayında nafile oruçlar tutabilirsin. Aişe Validemizin “Resûlullâh’ın (ramazan dışında) şaban ayından daha fazla oruç tuttuğu bir ay görmedim” açıklamasını göz ardı etme, sen de bu nimetten nasiplen! Bunun için Resûlullâh’ın daima yaptığı gibi pazartesi ve perşembe günleri ile şaban ayının 13, 14 ve 15. günlerini değerlendirebilirsin. Bu nafile oruçların zararını değil; faydasını görürsün.

Şaban ayının son günü geldiğinde “Arabistan’dan haber geldi, hilali görmemişler!” dedikodusuna kulak asıp herkesin oruca başladığı zaman sen oruçsuz olma! Nebîmizin hilal gözlemi (rasat) yapılması gerektiğine dair hadisleri aklını karıştırmasın. O, “Biz hesap-kitap bilmeyen bir toplumuz” demiş, gerekli alet-edevat ve uzman yoksunluğundan ötürü o dönem için tek çare olan rasat yolunu seçmiştir. Yoksa Allah ayların başlangıç ve bitişleri için hilal gözlemine değil, hesap yöntemine dikkatlerimizi çekmiştir. -Hâşâ- Allah başka bir şey, Resûlü başka bir şey söylememiş ki! Formül bellidir; imkan varsa hesap, yoksa rasat! Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte hesap yöntemi günümüzde doğru bir şekilde uygulanabilmektedir. O yüzden takvimlerde ramazanın biri olarak hangi gün yazıyorsa gönül rahatlığı ile o günü öyle kabul et ve herkesle birlikte oruca başla!

Oruca başlama konusunda takvime güvenebilirsin derken takvimleri tamamen akladığımı düşünme! Bu söylediğim sadece ayların başlangıç ve bitişleriyle sınırlıydı. Yoksa imsak ve sabah namazı vakti konusunda takvimlere güvenme! Cenâb-ı Hakk’ın buyurduğu gibi doğu ufkunda ak çizgi kara çizgiden sana göre tam bir şekilde seçilinceye kadar yemeye, içmeye devam et! Ülkemizde bu vakitten çok önce sabah ezanları okunur. Ezan okundu diye sabah namazını kılmayasın! Bu söylediklerimden emin olmak için birkaç gün sabah ezanı okunurken etrafı bir gözetle, en azından sadece bir gün bunu Allah için yap! Ortalığın zifiri karanlık olduğunu gözlerinle göreceksin. Esas derdimiz oruca erken başlamak falan da değil üstelik. Sorun, sabah namazıyla alakalı. Gayet iyi bilirsin ki vakit namazın şartlarından biridir, yani vakit girmeden namaz kılınmaz. Maalesef ki ramazan ayında okunan ezanlar sabah namazının vakti girmeden okunuyor. Sana bir tavsiye: Gerçek imsak ve namaz vakitlerini https://suleymaniyetakvimi.com adresinden takip edebileceğin gibi uygulama adreslerinden/mağazalarından “Süleymaniye Takvimi” diye aratırsan takvim uygulamasını telefonuna/tabletine indirebilir, güvenli bir şekilde kullanabilirsin.

Ramazan geldiğinde… Oruçluyken sadece yemek-içmekten değil, her türlü günahtan geri dur! Çünkü Allah orucu biz aç kalalım diye değil; kendimize çekidüzen verelim, O’na karşı sorumluluk bilinci/otokontrol melekesi kazanalım; yani takvalı kullar olalım diye farz kılmıştır. Bu yüzden oruç, davranışlarına olumlu yönde etki etmeli. Öyleyse oruçluyken her zamankinden daha dikkatli, insanlara ve diğer canlılara daha merhametli ve şefkatli ol! Hiç kimsenin hakkını yeme, yalan söyleme, kalp kırma! Durduk yere mevzu çıkartanlara (!) bile selamet dile, geç git! Eğer arkandan “Oruç tutuyor bu, kimse yanına yaklaşmasın; yoksa yıkar geçer” diyorlarsa boş yere aç-susuz kalıyorsun demektir, haberin olsun! Nebîmizin şu harikulade beyanını yaz bir kenara: “Yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmayan bir kimsenin, yemeyi ve içmeyi bırakmasına, aç kalmasına, Allah’ın ihtiyacı yoktur!”

Buhârî’de geçen bir rivayette Hz. Aişe’ye “Resûlullâh’ın ramazandaki gece namazı nasıldı?” diye sorulunca o: “Resûlullâh, ramazanda da ramazan dışında da geceleri on bir rekâttan fazla namaz kılmazdı” cevabını vermiş. Sen de O’nun yolundan gitmek istersen -ki istemiyor olamazsın- farz namazlarının haricinde ramazan gecelerinde kılabileceğin namazlar bunlar olmalıdır. Yani 8 rekât teheccüd ile 3 rekât vitir namazı… Sünnet işte budur, ihyâ etmek istersen sünneti böyle ihyâ et, başkalarının ne dediğine, ne yaptığına bakma! Bu konuda fazla söze hacet yok, ne demek istediğimi gayet iyi anladın.

Her ne kadar şart değilse de sahura kalkmaya özen göster! Biraz daha fazla uyumak veya uykuyu bölmemek adına o güzelim sahurları feda etme! Oruç hükümlerinin anlatıldığı ayetlerden anlaşıldığına göre sahur, Cenâb-ı Hakk’ın biz ümmet-i Muhammed’e özel ikramlarından biridir. Uyku için bu ikramı geri çevirmek olur mu hiç! Nebîmiz de “Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahurda bereket vardır” dediğine göre her gece kalk; ailenle veya öğrenciysen ev/yurt/kurs arkadaşlarınla birlikte sahur yemeği ye, onun bereketinden istifade et! Hem bu, daha zinde bir şekilde oruç tutmana da yardımcı olacaktır.

Ramazanda sahurdan sonra camilerde mukabeleler okunur, mukabele bittikten sonra da namaza durulur. Bu süre zarfında büyük ihtimalle sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakitte namaza durulduğundan emin olduğun camiye sabah namazı için gidebilirsin. Camiye gidemediğin durumlarda ise namazı evde/yurtta/kursta, ailenle, arkadaşlarınla birlikte cemaatle kılmaya gayret göster! Cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan daha faziletli olduğunu unutma!

Ramazan-ı Şerif, her şey bir kenara aslında tam bir Kur’an ayıdır. Bu ayda Kur’an’a daha çok vakit ayırmak zorundasın. Okuduğunu anlamaya, anladığını uygulamaya çalışmak için kendine bir program yap! Her gün birkaç ayet veya 1 sayfa veyahut da 5, 10, 15, o da olmadı okuyabilirsen -ki okursun, gözünde büyütme- her gün bir cüz mealiyle birlikte düşüne düşüne, anlaya anlaya oku, anlayamadığını bilenlere sor! Kur’an’ın seni değiştireceğine, geliştireceğine, olgunlaştıracağına gözlerinle şahit olacaksın. Sen yeter ki gönlünü Kur’an’a aç…

Bu ayda sadece hasta ve seferi/yolcu olanlar oruç tutmayabilir, bunu aklından çıkarma! Bunun dışında hiçbir mazeret oruç tutmana engel teşkil etmez. Neymiş; ağır işmiş, derslermiş, sınavlarmış, sıcak veya soğuk havalarmış,… bunların hiçbiri bahane değil! Allah sana kesin bir emir vermiş, bu emri tutmayıp O’na isyan mı edeceksin! Bunu aklının ucundan bile geçirme!

Resûlullâh, kadir gecesini ihya edebilmek için ramazan ayının son on günü geldiğinde dünyevî işlerden uzaklaşır, daha çok ibadet ve tefekkürle meşgul olurmuş; sen de öyle yap! Hatta imkanın varsa itikâfa çekil! Bunun haricinde kadir gecesinde hakkında iyi ölçüler belirlemesi için Cenâb-ı Allah’a bol bol dua et! Diğer zamanlarda kıl-a-mıyorsan bari bu gecelerde teheccüd namazını kıl! “Allah’ım, sen affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet!” duasını düşürme dilinden! Bu geceleri o cami senin bu cami benim diyerek sabahlara kadar dolaşarak veya ramazan eğlencelerine (!) katılarak heba etme sakın!

Bu ayda zekât hesabı yapacaksan elini korkak alıştırma, zekâta tabi ne kadar paran, altının, malın-mülkün varsa hepsini hesapla; mal kaçırmaya yeltenme! Vermen gereken miktarın sana ait olduğunu falan düşünme! Zira o miktar senin değil; alması gerekenlerin senin malında bulunan haklarıdır. Zekât vermekle kimseye ihsanda bulunmuyor; aksine hakkı olana hakkını veriyorsun. Daima bu bilinçte olursan hata yapmazsın. Zekât verecek kadar varlıklı değilsen en azından bundan sonra verebilmek için çalış! Ve bir de unutma ki müminlerin bir kısmı zekât vermek için çalışır, bir kısmı da zekâtın yerine ulaşması için… İkisinden biri ol ki umduğuna kavuşasın!

Ramazan biterken… Ramazanın sonunda Allah’ın bir diğer emri olan fitreyi unutma! Zenginsen zenginliğin ölçüsünde, dar gelirliysen en alt miktarda fitre ödemesi yapabilirsin. Fitreni verdiğinde orucunu tutabildiğin için şükrünü eda etmiş, hataların için keffaret ödemiş, çaresiz kalmış insanlara da yardım etmiş olursun.

Ramazana başlarken yaptığın gibi “hilal göründü/görünmedi” tartışmalarına kulak asma, herkesle birlikte oruç tuttuğun gibi yine herkesle birlikte bayram yap! Kendilerini -sözüm ona- Müslüman ülkelerin lideri konumunda gören falanca ülke ile filanca ülkenin ne zaman bayram yaptığından ziyade bu konuda doğru ve geçerli olan hesap yöntemini kullanarak bayram yapan kendi ülkene itibar et!

Ramazan bittiğinde… Bayram sabahı bayram namazını kaçırmamak için gösterdiğin çabanın çok daha fazlasını sabah namazını kılmak için sergilemek zorundasın, bu gerçeği sakın atlama! Zira sabah namazı, bayram namazından çok daha mühimdir! Önce ve mutlaka sabah namazını, vakti girince de bayram namazını tüm mümin kardeşlerinle birlikte omuz omuza kıl!

Bayram günlerinde önce farz bir görev olan akraba ziyaretini yerine getir, yaşlıları, çocukları, fakir fukarayı sevindir; biraz da bu amaçla yorul! Daha sonra vakit kalırsa tatil yaparsın. Yapamasan bile bil ki Allah yolunda yaşadığın bu yorgunluk, yapacağın 2 günlük tatilden milyonlarca kat daha değerlidir.

Ramazanda yaptığın ibadetleri, bayramla birlikte terk etme! İyi bil ki bizim dinimizde ramazan müslümanlığı yoktur! Ramazanda farz olup diğer aylarda farz olmayan tek ibadet, oruçtur. Bunun dışındaki ibadetlerin tamamı yıl boyunca kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Bu yüzden namaz başta olmak üzere Allah’ın emrettiği her ne varsa onları yerine getirmeye, yasakladıklarından da kaçınmaya bak! Bir ay boyunca elde ettiklerini birkaç saatte/günde heba edip pişman olma!

Buraya kadar anlattıklarım bir çırpıda aklıma gelenlerdi. Senin aklına gelen şeyler de olacaktır mutlaka. Onlardan dinimizin hayır kabul ettiği her ne varsa durma yap, şer olanı ise yapma dur! Allah yardımcın olsun.

Dr. Yahya ŞENOL

YAYIMLANDIĞI YER: Kitap ve Hikmet Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2019, Sayı: 25, s. 30-32.

https://www.cerideiilmiyye.org/wp-content/uploads/2020/06/yahya-senol-25-sayi-durma-yap-yapma-dur.pdf