Yazar Hakkında
Abdulaziz Bayındır
Kadınların Erkeklerle Birlikte Yan Yana Namaz Kılmaları
Nebi aleyhisselam döneminde kadınların erkeklerin arkasında saf yaptıkları Buhari ve Müslim gibi sahih hadis kitaplarında geçmektedir.[1] Bu, namazın huşu içinde kılınmasını sağlar. Ama bir kadın bu kurala uymazsa âlimlerin çoğunluğuna (cumhûra) göre kadının namazı bozulmaz. Hanefîlere göre erkeklerle aynı safta duran kadının namazı bozulmasa da erkeklerin namazı bozulur. Onların bu konudaki görüşlerinin özeti şöyledir:
“Bir kadın veya büluğ çağına yaklaşmış olan bir kız çocuğu bir erkeğin önünde veya tam hizasında aynı namazı cemaatle kılsa, erkeğin namazı bozulur. Kadınlar, erkeklerin safı önünde bir saf teşkil etseler, bütün bu erkeklerin namazları bozulur. Erkeklerin arasında üç kadın bulunsa, bunların hem sağ ve hem sol yanlarındaki birer erkeğin, hem de arka taraflarındaki her saftan üç erkeğin namazları bozulur. Aradaki kadınlar iki olursa yanlarındaki birer erkek ile arka taraflarındaki yalnız iki erkeğin namazı bozulur. Daha arkadakilerin namazlarına bir şey olmaz. Aradaki kadın, bir tane olunca sağ ve sol tarafındaki birer erkek ile arka tarafındaki saftan bir erkeğin namazı bozulur, başkalarının namazları bozulmaz.”[2]
Hanefilerin görüşleri, kendi kitaplarında yer alan şu rivayete dayandırılmaktadır:
“Kadınları Allah’ın koymuş olduğu yere, arkaya / arka safa koyunuz.”[3]
Hadis âlimleri bunun Peygamberimizin sözü (merfu’) olarak sabit olmadığını, sahabeden Abdullah b. Mes’ud’a ait (mevkûf ) bir söz olduğunu söylemişlerdir. Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesâî gibi hadis kitaplarında yer alan ikinci dayanakları şöyledir:
“Erkeklerin saflarının en hayırlısı ilk saf, en kötüsü ise son saftır. Kadınların saflarının en hayırlısı son saf, en kötüsü ise ilk saftır.”[4]
Fakat bu namazın bozulmasından değil, faziletten bahsetmektedir. İbn Hacer el-Askalani, bunun zorlama bir yorum olduğunu belirtmektedir.[5]
Sonuç olarak kadınlar namaz kılarken erkeklerin arasında değil, arkasında saf tutmalıdırlar. Nebimizin uygulaması böyledir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Şu müminler (inanıp güvenenler) kesinlikle umduklarına kavuşacaklardır. Onlar, namazlarında derin bir (Huşû) saygıyla duran kimselerdir.” (Mu’minûn, 23/1-2)
Huşû, kişinin Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle saygılı olup boyun eğmesidir. Namazda huşûya engel şeylerden uzak durmak gerekir. Bir kadının erkeklerin önünde veya yanında namaza durması hem kendisi hem de erkekler açısından huşûya engel olur.
Namaz kılan, doğru yolda olur. Doğru yol, şeytanın çalışma sahasıdır. O, Allah’tan Kıyâmete kadar yaşama izni alınca şöyle demişti:
“İblis dedi ki “Madem beni bu hale düşürdün, ben de onlar için, senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Göreceksin, onların çoğu sana karşı görevlerini yerine getirmeyecektir.” (A’raf, 7/16-17)
Namaz kılanlar, onun verdiği vesveseleri iyi bilirler. Kadın, erkeğin önünde veya yanında namaz kılarsa o, yeni vesvese imkânları elde eder. Kadında da erkekte de huşu kalmaz.
Son olarak şu ayrıntıya dikkat çekmek isteriz: Sünnete uygun olmayan şey, kadınların erkeklerin önünde veya yanlarında namaz kılmalarıdır. Arada bir engel bulunursa kadınlarla erkekler aynı hizada namaz kılabilirler. Yani yan yana kılmakla, aynı hizada kılmayı karıştırmamak lazımdır.
Namazı yukarıdaki şartlara uygun kılmazlarsa huşu ortadan kalkar, Nebimizin uygulamasına ters davranılmış olur ama kadınların da erkeklerin de namazı bozulmaz. Çünkü bunu gösteren bir delil yoktur.
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır
___________________________________________
[1] Bkz: Buhârî, Salât 20, Ezân 78, 161, 164; Müslim, Mesâcid 266-268, (658-660); Muvatta, Kasru’s-Salât 31; Ebû Dâvud, Salât 71; Tirmizi, Salât 173; Nesâî, Mesâcid 43
[2] Bkz. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Namazlar Hakkında Üçüncü Kitap, “Kadınların Muhazatı (Aynı Hizada Bulunması), 187. paragraf.
[3] Muhammed b. Yusuf ez-Zeylaî, Nasbu’r-Râye li Ahâdîsi’l-Hidâye, 2. Baskı, el-Meclisü’l-İlmî, c. 2 s. 36.
[4] Müslîm, Salât 132, (440); Ebu Dâvud, Salât 98; Tirmizî, Salât 166; Nesâî, İmâmet 32.
[5] Bkz.: İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî bi Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, Mısır, 1978, cilt: 4, sayfa: 111, 727. hadisin şerhi.
İlgili Yazılar
-
KUR’ÂN’DA SALAT KAVRAMI
1 Mart, 2024 -
TASDİK KONUSU VE ÖNCEKİ KİTAPLAR HAKKINDA ÖZET
27 Şubat, 2024 -
ŞAH DAMARI
15 Ağustos, 2023 -
GÖKLERE YOLCULUK İSRÂ VE MİRÂC
10 Ağustos, 2023 -
İKTİSADİ GELİŞME VE ZEKÂT
13 Haziran, 2023 -
CENNETTE HURİLER
23 Ocak, 2023 -
YOLCULUKTA VE KORKU HALİNDE NAMAZ
23 Şubat, 2022 -
KİTAP VE SÜNNET Mİ? KİTAP VE HİKMET Mİ?
10 Şubat, 2022 -
Ölüme Hazırlık
8 Haziran, 2021 -
Haydi Hep Birlikte Namaza!
12 Şubat, 2021