Namazların Birleştirilmesi

Her müslümanın gündüz iki vakitte, gece de üç vakitte namaz kılması farzdır. Allah Teala şöyle buyurur: 

وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ الَّيْلِۜ اِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّـَٔاتِۜ ذٰلِكَ ذِكْرٰى لِلذَّاكِر۪ينَۚ
 
“Namazı, gündüzün iki bölümünde ve gecenin (gündüze) yakın vakitlerinde düzgün ve sürekli kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, bilgisini kullananların akıllarında tutmaları gereken doğru bilgidir.” (Hud 11/114)


“Bölüm” diye anlam verilen kelime “taraf (طرف)”tır. Taraf, bir şeyin bölümlerinden biri anlamına gelir (Lisan’ül Arab). “Gündüzün iki tarafı”, iki bölümü demektir. Namaz kılınması gereken ilk bölüm, güneşin tepe noktasından batıya doğru kaydığı öğle vaktidir (İsra 17/78). İkincisi ise güneş batmadan önce kılınması gereken ikindi namazının vakti olur. 

“Yakın vakitleri” anlamı verilen kelime,  “yakınlık” anlamına gelen “zülfe (زلفة)”nin çoğulu olan “zülef (زلف)”dir (Lisan’ül Arab), Gün, gece ve gündüzden oluştuğu için bu yakınlık, gecenin gündüze yakın vakitleri dışında bir anlama gelmez. Yakınlık, gündüzün aydınlığının gecenin karanlığına karışmasıyla anlaşılır. Kutuplarda beyaz gecelerin yaşandığı zamanlarda da hava sakinleşmeye başladığı zaman akşam namazının vaktinin girdiği, hava soğuduğu zaman ise  gündüze yakınlığın ve yatsının son vaktinin bittiği rahatlıkla anlaşılır. Bunlar, gecenin gündüze yakın olan ilk iki bölümüdür. Üçüncü bölümün başlaması ise gündüze ait ışınların doğu ufkuna ulaşmasıyla doğudaki küçük yıldızların kaybolması ve oluşan ısı değişiminin tabiattaki canlıları uyarmaya başlamasıyla anlaşılır.  Bu vakit seher ve sahur vaktidir. Sabah namazı vakti ise doğuda ufuk boyunca uzanan siyah ve beyaz kuşakların bir çizgi ile ayrıldığı vakitte başlar ve gecenin bitmesi ile biter.

Farz namazların vakitlerini bildiren ikinci ayet şudur: 

اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا
 
Namazı, güneşin tepe noktasını geçmesinden gecenin karanlığının /soğuğuna kadar düzgün ve sürekli kıl! Bir de doğu ufku boyunca dağılmış ışıkların bir araya toplandığı vakitte kıl! Doğu ufku boyunca dağılmış ışıkların bir araya toplanması gözle görülür. (İsra 17/78)


Bu ayete göre günün ilk namazı, Güneşin tepe noktasını geçmesi ile vakti giren öğlen namazıdır. Günün ikinci namazı olan ikindin de gündüz bitmeden kılınmalıdır.

Öğle namazının son vakti ile ikindinin ilk vakti, ayetlerde geçmez. 

İsra 78. ayette akşam namazının ilk vaktinden söz edilmemiş, yatsı vaktinin, batı ufkundan güneş ışınlarının tamamen çekilmesine kadar kılınacağı anlatılmıştır. Beyaz gecelerin yaşandığı bölgelerde ise yatsı vaktinin bittiği. havanın iyice soğumasıyla anlaşılır.

Akşam namazı, gecenin ilk namazı olduğu için onun vakti, gecenin başlamasıyla birlikte başlar. Sabah namazı vakti de gecenin bitmesiyle biter.

Akşamın ilk vakti ile sabahın son vaktini net olarak bildiren ayet şudur: 

فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ

“Sen onların söylediklerine sabret /duruşunu bozma! Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de her şeyi güzel yapmasına karşılık Rabbine ibadet et.” ( Kaf 50/ 39)

Hiçbir ayette, akşamın son vaktinden ve yatsının ilk vaktinden söz edilmez. 

Yatsının son vaktinden sabah namazına kadar kılınacak bir farz namaz vakti yoktur. Bu sebeple gecenin son namazı olan sabah namazının başı, İsra 1/78 ve Bakara 2/187. ayette, kesin olarak belirlendiği gibi ufuk boyunca oluşan siyah çizginin üst tarafında, ufuk boyunca oluşan beyaz çizginin, çıplak gözle görülmesi ile başlar. Bu vakit, aynı zamanda oruca başlama vaktidir. 

Bu ayetler üzerinde düşünülünce, öğlen vaktinin girmesinden ikindi vaktinin bitimine kadar devam eden vakitte, önce öğlen sonra ikindi namazının kılınabileceği anlaşılır. Aynı şey, akşam ve yatsı namazları için de geçerlidir. Ama sabah namazı için böyle bir şey olamaz.    

Nebimiz Muhammed aleyhisselam, öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı, Medine’de birleştirerek ümmetine örnek olmuştur. Bu konudaki rivayetler şöyledir: 

İbni Abbas (r.a) şöyle dedi: “Resulullah aleyhisselam öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı birleş­tirdi. Ne korku vardı, ne yolculuk.[1]“ 

İbni Abbas (r.a) şöyle dedi: “Resulullah aleyhisselam Medine’de öğle ile ikindiyi birlikte kıldırdı. Ne korku vardı, ne yolculuk.” Hadisin ravilerinden Ebu’z-Zubeyr dedi ki, Saîd b. Cubeyr’e, ”O bunu niye yaptı?” diye sordum. Dedi ki; İbni Abbas’a senin bana sorduğun gibi sordum, şölye dedi; İstedi ki, ümmetinden kimseye sıkıntı vermesin.[2]

İbni Abbas (r.a) şöyle dedi: Resulullah aleyhisselam Medine’de öğle ile ikindiyi akşamla yatsıyı birleş­tirdi. Ne korku vardı, ne yağmur.

Hadisi rivayet edenlerden Vek’iî şu ilavede bulunmuştur: İbni Abbas’a dedim ki; Bunu niye yaptı? Şöyle dedi: Ümmetini sıkıntıya sokmamak için.

Ebû Muaviye’nin rivayetinde de şu vardır: İbni Abbas’a dendi ki, “Bununla maksadı neydi?“ Şöyle dedi: “İstedi ki, ümmetini sıkıntıya sokmasın.”[3]

Amr, Cabir b. Zeyd’in İbni Abbas’tan şöyle bir rivayeti vardır : Resulullah aleyhisselam ile birlikte sekiz rek’at bir arada, yedi rek’at bir arada kıl­dım. Ebu’ş-Şa’sa’ya dedim ki; Herhalde öğleyi geciktirdi ikindiyi öne aldı. Akşamı geciktirdi yatsıyı öne aldı. O, «Bende öyle zannediyorum.» dedi.[4]

İbni Abbas (r.a) şöyle dedi.: Nebi aleyhisselam  Medine’de yedi ve sekiz kıldırdı. Öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birleştirdi [5].

Yolculuk dışında, Akşam ile yatsı birleşince yedi, öğle ile ikindi birleşince sekiz rek’at olur.

Abdullah b. Şakîk diyor ki; Abdullah ibni Abbas bir­gün ikindiden sonra bize konuşma yaptı. Güneş battı, yıldızlar or­taya çıkmaya başladı. İnsanlar ona; «Namaz! Namaz!» diye seslendiler. Benû Temîm’den bir adam geldi, ciddi ve dimdik bir şekilde «Namaz! Namaz!» (dedi.) İbni Abbas dedi ki; Sünneti bana mı öğretiyorsun be anasız. Sonra şöyle devam etti: Ben Resulullah aleyhisselamın öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birleştirdiğini gördüm. Abdullah dedi ki; Bu benim içimi kemirdi. Ebu Hureyre’ye gittim ve sor­dum; onun sözünü tasdik etti.[6]

Hadis kitaplarından Sahih-i Müslim’in ibni Abbas’tan yaptığı bir rivayet de şöyledir:

“Biz Resulullah aleyhisselam zamanında iki namazı birleşti­rirdik.”[7]

Sonuç olarak öğle ile ikindinin ve akşam ile yatsının, birleştirilerek kılınabileceği ayetlerden net olarak anlaşılmaktadır. Muhammed aleyhisselamın Medine’de bu namazları birleştirdiği hadislerde yer almaktadır. 

——————————————————————————–

[1] Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 49-(705)

[2] Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 50-(705)

[3] Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 54-(705)

[4] Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 55-(705)

[5]Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 56-(705).

[6]Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 57-(705).

[7] Müslim, Salât’ul-müsâfirîn, bâb 6, hadis no 58-(705).