post-title
Kurban
Kurban
HACI –Hocam, şöyle bir âyet okudum:
“Her ümmete kurban kesme görevi yükledik ki kendilerine rızık olarak verdiğimiz en’âm (koyun, keçi, sığır ve deve) cinsinden hayvanları Allah’ın adını anarak kessinler. Hepinizin ilahı tek ilahtır, siz yalnız ona teslim olun. Sen alçak gönüllülere müjde ver.”(Hac, 22/34)
Biz de bir ümmet olduğumuza göre kurban bize de farz mı?
HOCA –Elbette; bizimle ilgili olarak da şöyle buyrulur:
“Bedence gelişmiş olanları da sizin için, Allah’a kulluğun simgelerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra dururlarken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yapıştığı zaman onlardan yiyin, halinden memnun olana da isteyene de yedirin. Onları bu şekilde sizin hizmetinize verdik, belki şükredesiniz.”(Hac, 22/36)
HACI –Hocam, siz “bedence gelişmiş” diyorsunuz ama elimdeki meallerden bazıları “büyükbaş hayvanlar” bazıları da “develer ve sığırlar” diyor?
HOCA –O sözlerin âyetteki karşılığı “el-büdn (الْبُدْنَ) kelimesidir. Büdn, “bedene” nin çoğuludur. Kelimenin kök anlamı, vücutça gelişimini tamamlamış demektir[1]. Nebimiz bunu “müsinn” (المسن) sözüyle açıklamış ve “müsinn olmayanı kesmeyin[2]” demiştir. Müsinn, süt dişleri düşmüş hayvan diye tanımlanır. Bundan dolayı fıkıh âlimleri kurbanlık koyun ve keçinin bir yaşını, sığırın iki yaşını, devenin de beş yaşını bitirmiş olmasını şart koşmuşlardır.
Deveye ve sığıra bedene denmesi iri gövdeli olmaları sebebiyledir. Nebimiz küçükbaş hayvanları da kurban ettiği için âyetteki “büdn” kelimesine başka bir anlam vermek doğru olmaz.
HACI – Peki, “Sıra sıra dururlarken üzerlerine Allah’ın adını anın” emrini nasıl anlamalıyız?
HOCA –“Sıra sıra dururlarken” ifadesi, bir kurban kesim yerinin olmasını gerektirir. Herkes kurbanını ayrı bir yerde keserse kurbanlıkların sıra sıra durmaları mümkün olmaz. Allah’ın Elçisinin belirlediği bir kurban kesim yeri vardı ve kurbanı orada keserdi[3].
“Sıra sıra dururlarken üzerlerine Allah’ın adını anın” emri, hayvanların yere yatırılmadan kesilmesini de gerektirir. Boğazı ile göğüs kafesinin birleştiği yere keskin bir bıçak saplanırsa damarları kesilir ve hayvan, kesildiğini hiç anlamadan baygın bir şekilde yere düşer. Buna “nahr” denir. Bu yöntemle deve, yatırılmadan bir-iki saniye içinde kesilir. Bu kesim şeklinin deveye has olduğu zannedilir ama âyette, bütün kurbanlıkların böyle kesilmesi istenmektedir.
HACI –Âyette geçen; “Yanları yere yapıştığı zaman onlardan yiyin, halinden memnun olana da isteyene de yedirin” emrinden dolayı mı kurban etleri üçe bölünüyor?
HOCA –Evet; çünkü Allah’ın Elçisinin dini konulardaki her sözü ve yaptığı her davranış, Kur’ân’a dayanır. Allah ona şu emri vermiştir:
“Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; onların arzularına uyma. Dikkatli ol; Allahın indirdiği emirlerin herhangi birinden seni şaşırtabilirler. Yüz çevirirlerse bil ki bazı günahlarına karşılık Allah, kesinlikle onların başına bir kötülük gelmesini istiyordur. Zaten insanların çoğu bozguncudur.” (Mâide, 5/49)
HACI –Hocam, kurban herkese farzsa imkânı olan herkes kurban kesmek zorunda mı?
HOCA –Kurban, hiçbir ibadete benzemez; o, fertlere değil, ümmete farz kılınmıştır. Bazen bir kişi, ümmet adına kurban kesebilir. Nitekim Allah’ın Elçisi (s.a.v.) bir kurban bayramında tek bir koç kesmiş ve şöyle demiştir:
“Ben İbrahim’in dini üzere yüzümü, doğrudan doğruya gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Benim duam, kurbanım, hayatım ve ölümüm, varlıkların Rabbi olan Allah içindir. Ben müslümanlardanım. Allahım! Bu sendendir ve sanadır; Muhammed’den ve ümmetinden, bismillahi vallahu ekber”[4].
Allah’ın Elçisi bir keresinde de besili, boynuzlu, alacalı iki koç satın almıştı, onlardan birini “Allahım bu, ümmetimden senin birliğine ve benim tebliğime şahitlik eden herkesin adınadır” ikincisini de “Bu Muhammed ve Muhammed’in ailesi adınadır.” diyerek kesmiştir[5].
Bunun dışında hiçbir ibadet başkası adına yapılamaz.
HACI –Büyükbaş hayvanların yedi kişi için kurban olabildiğini biliyordum ama bu anlattığınız çok farklı.
HOCA –Büyük baş hayvanların yedi kişiye kadar kurban edilebileceğine dair fetva veren mezhepler, Câbir b. Abdullah’tan gelen rivâyetlere dayanırlar. Ona göre Allah’ın Elçisi şöyle demiştir:
HACI –Bir kişi, haber vermeden bir başkası adına kurban kesebilir öyleyse?
HOCA –Evet, nebimiz Veda Haccı’nda bir sığırı bütün eşleri için kesmiştir, Aişe validemize et getirilince, “Bu ne?” diye sormuş, Nebimizin, kurban bayramı kurbanı (udhiyye) olarak, eşleri için kestiği sığırın eti olduğu söylenmiştir[7].
HACI –Bir de saçların ve tırnakların kesilmemesinden bahsediliyor.
HOCA –Doğru, Allah’ın Elçisi bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Kimin elinde, keseceği kurbanı olursa Zilhicce hilalinin gözükmesinden kurban kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından bir şey almasın[8].”
Kurbanı önceden almamış olanların böyle bir görevi yoktur.
________________________________________
[1]بَدُنَ الرجلُ: صار بَديناً) العين (البادن الضخم)غريب الحديث لابن قتيبة) ورجل بَدَنٌ، أي مُسِنٌّ) الصحاح(
İlgili Yazılar
-
Kuramer Kuramer’e Karşı
27 Aralık, 2018 -
Nasr Suresinin Başına Gelenler
6 Şubat, 2018 -
Nuh Tufanı İle İlgili Değerlendirmemiz
8 Ocak, 2018 -
Sayın Cumhurbaşkanım, Allah’ı İkinci Sıraya Koyanlardan Olmayın
23 Aralık, 2017 -
İdlib Katliamı
5 Nisan, 2017 -
Paralel Dinin Kâinat İmamı
27 Temmuz, 2016 -
Kuşların Günlük İbadet Vakitleri
6 Temmuz, 2015 -
Diyanet İşleri Başkanlığına ve Destekçilerine Açık Mektup
30 Haziran, 2015 -
Nebîyi ve Ulemâyı Tanrılaştırma
22 Mayıs, 2015 -
Halifelik Makamı ve Teokrasi
22 Mayıs, 2015